MİRAS HUKUKU

MİRASIN PAYLAŞILMASI VE MİRAS DAVALARI

Miras Davası ve Davaları, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun değişik maddelerinde yer almakta ve somut olayın niteliğine göre açılmaktadır. Medeni Kanunda “Miras Davası” adı altında ayrı bir dava çeşidi yoktur. Yaşanan sorunun hukuki mahiyetine ve yapılmak istenen nihai hedefe göre isimlendirilmektedir.
Kişinin ölümünün ardından bıraktığı tüm mirasçıları ve bu mirasçıların miras üzerindeki hisselerini gösteren belgeye mirasçılık belgesi (eski adıyla veraset ilamı) denir. Mirasçılık belgesine ilişkin hükümler Türk Medeni Kanunu (TMK) madde 598’de düzenlenmiştir. TMK madde 598’e göre mirasçılık belgesini yasal veya atanmış her mirasçı talep edebilir. Bu şu demektir, kan bağınız ve akrabalık ilişkileriniz dolayısıyla mirasçı olabileceğiniz gibi, miras bırakan kişi sizi vasiyetnamesine dahil etmiş de olabilir. Bu durumda atanmış mirasçı olursunuz. Diğer mirasçılar ve hak sahipleri bu duruma 1 ay içinde itiraz edebilirler. Bu sürenin geçmesinden itibaren atanmış mirasçılar da mirasçılık belgesi alabilirler. Bu belgeyi bir mirasçının bile talep etmesi yeterlidir, tüm mirasçıların birlikte hareket etmesine gerek yoktur. Belgeyi talep eden kişi kendisinin mirasçı olduğunu göstermelidir, hakim diğer mirasçıları kendisi araştıracak ve belgeye dahil edecektir.
Mirasçılık Belgesini, Sulh hukuk mahkemeleri veya noterlerden alınabilmektedir. Miras bırakan kişiyle soybağını ve yasal mirasçılığınızı göstermeniz durumunda bu evrakı noterlerden temin etmek oldukça kolaydır ve yargılama gerektirmez. Ancak;
– Soybağı veya yasal mirasçılık tespit edilemiyorsa,
– Nüfus kayıtları yeterine açık değilse,
– Vasiyetname düzenlenmişse,
– Belge için başvuran kişinin yabancı olması gibi bir durum söz konusu ise,
mirasçılık belgesi mutlaka Sulh Hukuk Mahkemeleri’nden istenmelidir.
Miras Paylaşımının doğru ve hakkaniyetli bir şekilde yapılabilmesi için öncelikle mirasçıların miras payları ve miras hakları belirlenmelidir. Miras Payları Medeni Kanunun 495, 496, 497, 498, 499, 500 ve 501. maddelerinde gösterilen yasal mirasçıların paylarına göre ve yasal mirasçıların saklı paylarına göre belirlenmektedir. Yasal mirasçılar arasında birinci zümreyi miras bırakanın alt soyu yani mirasçının çocukları, ikinci zümreyi miras bırakanın anne ve babası, üçüncü zümreyi miras bırakanın kardeşleri, dördüncü zümreyi miras bırakanın büyükbaba ve büyük anne oluşturur. Evlilik dışı hısımlar baba yönünden evlilik içi hısımlar gibi mirasçı olurlar. Sağ kalan eşin mirasçılığı birlikte mirasçı olduğu zümreye göre farklı oranlarda mirasçı olacaktır. Evlatlığın mirasçılığı ise kan hısımlığı ile aynı hükümlere tabiidir. En son durumda ise devlet mirasçı olmaktadır.
Miras Paylaşımı Davaları, miras taksiminin tarafların iradesine göre yapılamaması ve hal ve şarta göre yapılmasının da mümkün olmaması durumunda açılan davalardır. Açılabilecek davalara örnek olarak;
– “Rızai Taksim Davası, Mirasçıların bir araya gelerek her bir taşınmasın ne şekilde paylaştırılacağına dair aralarında fikir birliğine varmaları ve bu şekilde tapuya giderecek taşınmazların mirasçıların üzerlerine geçirilmesidir.
– Terekenin Tespiti Davası, Terekenin tüm aktif ve pasifi ile tespit edilmesi hem reddi miras ( Mirasın Reddedilmesi ) yapılıp yapılmayacağı açısından hem de kime ne kadar ve neyin miras kalacağı açısından önemlidir. Bu nedenlerle miras bırakanın tüm alçak ve borçlarının tespit edilmesi hakkaniyetli ve doğru bir taksim için zorunludur.
– Ortaklığın Giderilmesi Davası, Mirasçıların mirası rızai taksim ile paylaşamamaları halinde herhangi bir mirasçı ya da mirasçıların tamamı yetkili ve görevli sulh hukuk mahkemesine dava açarak belirli bir mal üzerindeki ortaklığın aynen taksim bu mümkün olmadığı takdirde şatış yoluyla ortaklığının giderilmesi için dava açmaları gerekecektir.
– Tapu İptali ve Tescili Davaları, Murisin ölüme bağlı tasarruflarla terekeye dahil olması gereken bir malı, hileli sözleşmelerle bir başka mirasçıya ya da mirasçı dışında bir üçüncü kişiye devretmesi nedeniyle doğan davalardır.
– Tazminat Davaları, Tapu iptali davası açılarak tapunun iptal edilecek davacı mirasçılara verilmesinin mümkün olmaması ya da mirasçının tescil yerine tapu iptalini istediği durumlarda açılan davalardır. Bu halde davacı mirasçı lehine miras hissesine uygun olarak bir tazminata hükmedilmektedir.” verilebilir.
Miras paylaşımını özetlemek gerekirse; öncelikle yukarıda açıkladığımız veraset ilamı (mirasçılık belgesinin) alınmalı; sonrasında terekenin ne durumda olduğu, borca batık olup olmadığı bilinmiyorsa terekenin tespiti davası açılması, terekenin tespitinden sonra, ölüme bağlı tasarruf (vasiyetname gibi) olup olmadığının tespit edilmelidir. Anlaşma (Sulh) ile mal paylaşımı (rıza-i taksim) yapılma yollarının tüketilmesi (yasal olarak böyle bir zorunluluk bulunmamaktadır.) ve mal paylaşımının bu şekilde yapılmasının mümkün olmaması halinde de duruma göre “Ortaklığın Giderilmesi” veya diğer davaların açılması gerekecektir.

ozhukuk.org-site-logo 7
  • 0530 641 39 94
  • İletisim@ozhukuk.org
  • Mahmudiye Mah. Bahçeler Cad. Ali Palamut Plaza kat.4/49 Akdeniz/MERSİN

yasal Uyarı

1163 sayılı yasaya göre, Türkiye Barolar Birliği’nin Meslek Kuralllarına bağlı olarak, Reklam yasaklarına uygun olması temelinde Öz Hukuk Bürosu için tasarlanmıştır. Tüm Hakları Saklıdır.

Öz Hukuk Bürosu © 2018